Barak MX sisteminin ikinci partisi, Türkiye ve Kıbrıs Türk yetkililerinden sert tepki aldı

Eylül 2025’te, Kıbrıs’ın İsrail Havacılık ve Uzay Sanayii (IAI) tarafından geliştirilen Barak MX hava savunma füze sisteminin ikinci partisinin teslim almasının ardından Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye arasındaki ilişkiler yeniden gerildi. Yeni teslimatlar, Türkiye ve Kıbrıs Türk temsilcileri tarafından potansiyel güvenlik tehditleri nedeniyle sert şekilde eleştirildi.

Kıbrıs, Barak MX sisteminin tedariki için 2021 yılında sözleşme imzalamıştı. İlk parti Aralık 2024’te, ikinci parti ise Eylül 2025’te teslim alındı. İşte bu son teslimat, Türkiye’nin yeni açıklamalar yapmasına yol açtı.

Türkiye Cumhuriyet Halk Partisi Başkan Yardımcısı Yankü Bağcıoğlu, Barak MX sisteminin Kıbrıs’a konuşlandırılmasının “Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin ulusal güvenliği için doğrudan tehdit oluşturduğunu” belirtti. Ona göre, sistemin çok işlevli 3D radarı, Aksaz ve İskenderun gibi Türkiye kıyısı bölgeleri dahil olmak üzere geniş bir alandaki hava sahasını izleyebilir. Bağcıoğlu ayrıca teslimatların Kıbrıs’ın savunma kapasitesini güçlendirdiğini ve İsrail, ABD ve Fransa’nın desteğiyle adayı önemli bir askeri üs haline getirdiğini vurguladı.

Kıbrıs yetkilileri doğrudan yorum yapmaktan kaçındı. Hükümet sözcüsü yardımcısı Yiannis Antoniou, bir radyo röportajında savunma konularının “kamuya açık tartışmaya konu olmadığını” ve Türkiye’nin Kıbrıs’ı uluslararası hukuku ihlal etmekle suçlama hakkının olmadığını vurguladı.

Barak MX, kara ve deniz tabanlı modern modüler bir hava savunma sistemidir. 35, 70 ve 150 kilometre menzilli füze komplekslerini içerir. Sistem, uçaklar, insansız hava araçları, seyir ve balistik füzeler dahil olmak üzere geniş bir tehdit yelpazesine karşı korunmak için tasarlanmıştır. Sistemde çok işlevli radar, aktif sensörler ve aynı anda birden fazla hedefi izleyip vurabilen komuta-kontrol merkezi bulunmaktadır.

Teslimatların destekçilerine göre Barak MX, Kıbrıs’ın savunma kabiliyetini önemli ölçüde artırmakta ve bölgede güvenliği yükseltmektedir. Ancak Türkiye ve Kıbrıs Türk politikacılar arasında sistem, Doğu Akdeniz’de güç dengesini değiştiren ve potansiyel olarak Ankara’nın çıkarlarını tehdit eden bir unsur olarak görülmektedir.